3 ay sonra…

1. Sınıf 2. Dönem sonu.

23 Mayıs 1973, Çarşamba, Çorum.

Meral, koridorda yanlarından geçtiği sırada, Mahmut Bey’in heybetli cüssesinden yayılan rüzgârı latifeyle karışık kendi etraflarında bir hortum gibi dönerek mübalağa ettiğinde, latifenin farkına vararak gülümseyen koca yürekli adam hiç bozuntuya vermedi ve oyunu sürdürdü.

“Aman dikkat et de rüzgâr çarpmasın. Üşür, maazallah hasta olursun!”

Aynı hareketi yaparken kendini gülmekten alamayan Gülizar’ın, dengesini kaybedip sendelediğini görünce ayağına kadar gelen fırsatı kaçırmadı ve devam etti:

“Gördün mü bak? Ben hasta olmayın derken, anlaşılan siz öncesinde düşüp bir taraflarınızı kıracaksınız!”

Köşelere dağılmış, öğleden önce son dersi bekleyen Emel, Fatma ve Mualla’nın arkadaşlarının bu şaşkın haline ve okul müdürünün lafı gediğine oturtan taşlamasına attıkları kahkaha koridorda yankılandı.

Mahmut Bey, herkesin neşeden kırıldığı o an, Meral’in birden başını öne eğip yüzünü düşürdüğünü görünce şaşırdı ve yanına gitti:

“Ne oldu kızım? İyi misin?”

“İyiyim. Siz üşüyüp hasta olursun deyince aklıma bir şey geldi, irkildim sadece.”

“Hay Allah, tamamen aklımdan çıkmış çok üzgünüm kızım. Latife yapacağım diye devirdiğim çama bakar mısın? Gitti sana denk geldi. Yaşadığın elim hadiseyi unutman elbette kolay olmayacak. Lakin bundan sonra yaşanmayacağına dair seni temin ederim. Kaş yapacağız derken göz çıkardık biliyorum, bizim hatamızdı. O zaman da söyledim, yine tekrarlıyorum. Servis şoförlerimiz ile uzun uzun konuştuk. Tüm talebelerimizi tek tek ebeveynlerine teslim edecekler. Yaşadığın talihsizlik inşallah ilk ve son olacak.”

“Şoför abinin kabahati yoktu ki Müdür Bey. Bana Geç oldu, evine kadar bırakayım.” diye yalvardı resmen. Dayımın evi hemen karşıda olduğu için ben kabul etmedim. Sizin de söylediğiniz gibi bir talihsizlikti, geldi geçti aslında. Dört aydır doğru dürüst aklıma bile gelmemişti. Şimdi neden böyle bir tepki verdim, ben de anlamadım.”

“Çok doğal kızım. Bilinçaltında kalıntıları var, belli ki duyunca açığa çıktı.”

Kızlar daha beş dakika önce kahkaha attıkları andan sıyrılıp en yakın arkadaşlarının tekrarlayan üzüntüsüne gözleri dolu, ona sarılarak ortak oldular. İlk duyduklarında da hepsi kulaklarına inanamamış, kendilerini Meral’in yerine koyup, o dondurucu saatlerde neler yaşamış olabileceğini defalarca düşünerek kahrolmuşlardı.

Mahmut Bey Meral’in saçını okşadı ve arkadaşlarına dönerek onu bahçeye götürüp hava aldırmalarını rica etti. Tüm bunlar yaşanırken okul bahçesinde olan Canan Hanım koridora yöneldiğinde birbirine sarılmış kızları ve Mahmut Bey’i görünce merakla yaklaştı. Bu sırada kızlar yumak halinde bahçeye çıktılar.

“Merhaba Mahmut Bey, Nasılsınız?”

“İyi olacağız Canan Hanım. Hep birlikte çok iyi olacağız inşallah!”

“Hayrola, bir sorun yok umarım. Kızlar bir saygısızlık yapmadı değil mi?” 

“Hayır, ne münasebet Canan Hanım. Neden saygısızlık yapmış olsunlar ki? Meral kızımızın unutmaya çalıştığı kötü anıları hatırlatma gafletinde bulunarak ben saygısızlık yapmış oldum maalesef. Af diledim kendisinden.”

“Estağfurullah Müdür Bey.”

“Ne eksik ne fazla, durum tam olarak budur. Canan Hanım okul işlerine daldığımdan uzun zamandır talebeler ile vakit geçirmeye fırsat bulamadım. Bugün öğlen onlar ile yemek yiyelim, bana eşlik edin lütfen. Sonra yatakhane kısmını gezip mevcut durumda eksiğimiz var mı bir değerlendirelim.”

“Tabi ki, siz nasıl uygun görürseniz öyle olsun. Meral ile ilgili bir şey yapmamı ister misiniz?”

“Onu zamana bırakacağız, inşallah silinip gidecek ve ruhunda olumsuz bir iz kalmayacak.”

 “Anlaşıldı. Umarım söylediğiniz gibi olur. Bu arada yatakhanelerde ben her akşam rutin kontrollerimi yapıyorum biliyorsunuz.”

“Biliyorum, benim de görmemde bir sakınca yok değil mi?”

“Mahmut Bey, olur mu öyle şey? Lütfen yanlış anlamayın. İstediğiniz zaman gidip denetleyebiliriz, ben her zaman hazırım. Sadece benim kontrolüm altında olduğunu bilmenizi istedim.”

Mahmut Bey, eğitim öğretim harici sosyal yaşamdan sorumlu Canan Hanım’ın vazifesini titizlikle yerine getirdiği ve kızlara karşı hassas davrandığından emin olmasına rağmen, sebepsizce, yolunda gitmeyen bir şeylerin olabileceği hissine kapılmıştı.

Son açıklamaya tepki vermedi. “Öğlen yemekhanede olurum.” diyerek arkasını döndü ve oradan uzaklaştı.

Canan Hanım, Mahmut Bey’in bu tavrına önce bir anlam veremedi. Sonra içinden “Neyse.” dedi. Kendisini de rahatlatmak için, biraz önce yaşadığı hadiseye üzüldüğünden böyle bir tepki vermiş olabileceğini düşündü. Çalan ders zilinin ardından kızları sınıflara göndermek üzere tekrar bahçeye döndü.

Bir saat sonra öğle yemeği için yemekhaneye girişler başlamıştı. Canan Hanım, bir aksilik çıkmaması adına kızları yemek kuyruğunda ve masada gürültü yapmamaları, sessizce beklemeleri konusunda uyardığından dağıtım daha derli toplu yapılıyordu. Yemekhaneye giren Şerife Hanım bu düzen ve sessizliği görünce şaşırdı ve Canan Hanım’ın yanına gitti:

“Canan Hanım hayırdır, müfettiş mi geldi?”

“Sayılır. Mahmut Bey bugün talebeler ile yiyeceğini söyledi. Sonra yatakhaneleri denetleyecekmiş. Bir bildiği mi var anlamadım. Daha gidip her şey yerli yerinde mi diye yatakhanelere bir bakacağım.”

“Böyle askeri nizam yapmasaydın keşke. Müdür Bey samimi sohbetlere ses çıkarmaz ki. Sanki çok fazla kontrollü olmuş.”

“Evet, lakin Müdür Bey kontrol ve disiplini de sever, biliyorsun.”

“Disiplinden kastı, saygıyı ön plana çıkarmak değil mi? Bilemedim, karar senin.”

Bu sırada Mahmut Bey, İbrahim Bey’den bir bilgi almak için önce öğretmenlerin yemekhanesine uğramıştı. İbrahim Bey’i görüp oturduğu masasına doğru yaklaştığında, orada yiyeceğini düşünen görevli hızla tabldotunu hazırlayarak masaya bıraktı.

“Afiyet olsun Müdür Bey.”

Etli kuru fasulye, pilav, salata ve cacıktan oluşan menüye şöyle bir baktıktan sonra kafasını kaldırıp görevliye döndü.

“Teşekkür ederim, nefis görünüyor. Lakin ben bugün talebeler ile yiyeceğim. Sen bunu başka birine ver olur mu? Elinize sağlık.” 

Görevli “Tabi efendim.” diyerek tabldotu aldı ve tezgâhın başına döndü. Mahmut Bey ise İbrahim Bey ile konuştuktan hemen sonra kalkıp diğer yemekhaneye geçti. Canan Hanım geldiğini görür görmez karşılamak için kapıya yöneldi.

“Buyurun Mahmut Bey, nereye oturmak istersiniz?”

“Önce sıraya girip onlarla birlikte yemeğimizi alalım, sonra oturacak bir yer buluruz elbette.”

Yemek kuyruğunun sonuna geçerek beklemeye başladılar. Bu sırada kuyrukta bir uğuldama ve hareketlilik yaşandı. Herkes okul müdürü ve yardımcısına öncelik vermek istese de bu talepleri geri çevrildi. Mahmut Bey sırada beklerken talebelerin aldıkları yemeğin ölçüsünü ve tepkilerini izliyordu. Kuru fasulyedeki etin varla yok arasında olduğunu fark etti. Ayrıca salata çok azdı ve cacık hiç yoktu. Canan Hanım’a öncelik verdi ve sıra kendisine geldiğinde yemekhane görevlisinin gözlerine baktı.

“Herkese ne kadar veriyorsan bana da aynısını verir misin lütfen!”

Görevli biraz mahcup yemekleri tabldota koyduğunda hemen yanında bekleyen Canan Hanım’a yaklaştı. Talebelerin duymaması için sessizce sordu.

“Öğretmenlerin yediği fasulye bol etli, porsiyonları bol kepçe ve ilave cacık var. Bu fark nedir?”

“Evet, efendim öğretmenlere ayrı yemek çıkıyor. Sayıca az olduklarından bazı farklar olabilir. Belki bir önceki günden yoğurt arttığı için ilave cacık çıkmıştır.”

Yüz ifadesinden, bu açıklamadan çok ta tatmin olmadığı anlaşılan Mahmut Bey “Bu konuyu konuşacağız.” diyerek arkasını döndü ve yemekhaneyi şöyle bir kuş bakışı süzdü. Asıl amacı zaten bu muydu bilinmez öğleden önce gaf yaparak üzdüğü Meral’i gördü ve oturduğu masaya yöneldi. Canan Hanım da arkasından onu takip etti. Masanın başına geldiğinde, müşterilerine güler yüzle yemekleri nasıl bulduklarını soran bir lokanta sahibi gibiydi.

“Hanımefendiler afiyet bal şeker olsun. Müsaade ederseniz Canan Hanım ile birlikte size eşlik edebilir miyiz?” Kızların hep birlikte ayağa kalkıp, şaşkınlık içinde kısa süreli bakışmalarının ardından ilk kendine gelen Gülizar oldu ve cevapladı:

“Tabii ki efendim, lütfen buyurun. İki sandalye ilavesi ile masadaki yerlerini aldılar. Mahmut Bey yemeğe başlamadan önce hâl hatır sormak için önce kendilerini masaya buyur eden Gülizar’a döndü:

E-kitabın bu bölüm için devamı, basılı kitap sözleşmesi gereği kaldırılmıştır. Türkiye’nin önde gelen seçkin dijital kitabevlerinden satın alarak devam etmek için ana sayfada bulunan “Kitap Satış” linkine tıklayabilirsiniz.